arkadaşlarımdan ölümüne sıkıldığım şu günlerde


az önce iki eski arkadaşımla art arda konuştum.

ikisi de tatlı insanlar, 30'larının ortasında. ikisi de yalnız, ikisi de ilişkilerinde çok isabetsiz ve dikiş tutturamıyor. (sanki ben tutturabiliyormuşum gibi çek panpa!) ikisini de 20'lerinin ikinci yarısından beri tanıyorum, onlarsa birbirlerini üniversiteden beri tanıyor.

biri diğerini "imkansızın peşinden koşmakla itham ediyor" ama bunu yaparken hedefi tanınmış ve çapkınlığıyla nam salmış bir yazarı tavlamak.. imkansızın peşinde koşmakla itham edilen hâlâ bir rock yıldızıyla "bir gün" aralarında bir şeyler olacağına inanan bir optimist, kendi durumu için de diğerinin o ünlü yazarı tavlayabilme ihtimaline de "hiç belli olmaz, şu hayatta neler olmuyor" diye bakıyor. bu arada ünlü yazar peşinde koşan arkadaşım daha evvel de bir başka evli ünlüyle iki yıla yakın bir ilişki yaşamış ve herifin karısından ayrılmasını beklemişti, tabii ki böyle bir şey hiçbir zaman olmadı, adam hâlâ evli, karısı da rus bir balerin üstelik, kadın sadece yürürken bile büyüleniyorsun.

ben sıkılıyorum artık. bu 20'lerin en geç ikinci yarısında terk edilmesi gerektiğine inandığım ve bu yüzden terk ettiğim bir kafa..

olmayacak heriflerle ben de zaman kaybettim, çok uzun zaman hem de. kimseye bunun için kızmıyorum. aynı hatayı bu kadar çok tekrar ediyor olmalarına kızıyorum. çünkü her defasında aynı şeyi yaparak farklı sonuç almayı umut etmek bana aptalca geliyor. insanlar arasında da sosyal ve sınıfsal farklar vardır ve masalsı bir aşk adeta bir sihirli değnek gibi o farklılıkları birden bire ortadan kaldırmaz. bu tam amerikan kafası. onlarda da var o gerzek inanış.. miras paylaşımı yüzünden adalet sistemini kilitleyecek boyutlara ulaşmış bir boşanma oranı var, yanılmıyorsam evlenen her iki çiftten biri ilk 3 yıl içinde boşanıyor amerika'da, böyle bir makale okumuştum bazı istatistikleri açıklıyordu. üstelik -bence- 35'inden sonra gözünü kör edecek bir aşk beklemek / istemek de mantık dışı, dahası edindiğin bir miktar hayat tecrübesinin üstüne imkansız. eğer bir insan 35 yaşından sonra öyle mind blowing bir aşk yaşayabiliyorsa taraflardan birinin diğerini suistimal etmesi ve bir tarafın da gerizekalı olması gerek, bence. başka türlü olmaz şayet o güne kadar fanusta filan yaşamadıysan. zaten o yaşlar itibarıyla insanların -ağırlıklı olarak erkekler- kendinden çok daha genç kadınlara yönelmesinin bir nedeni olmalı, di mi! (bu türkler için böyle ama ingiliz ya da alman orta sınıf için geçerli değil.)

bir kere her şeyden önce 10'da 1'i kadar bile kazanmadığın bir adamla ne tür bir ilişki kurmayı hayal ediyorsun, anlamıyorum. işin güzellik, gençlik vs boyutu ise bambaşka. arkadaşlarım güzel kadınlar olmadığı için söylemiyorum bunu tabii ki, ikisi de gayet güzel, fıstık kızlar ama sonuçta o heriflerin peşinde 20'lerinin başında çıtır, aynı sosyal sınıftan ve bir o kadar salak/tecrübesiz bir sürü kız varken neden seninle olsun? ve hepsinden önemlisi seninle oldu diyelim, nasıl bir ilişki olacak bu? hangi "+"na güveneceksin ve ilişkiyi nasıl dengeleyeceksin? dışardan bakınca bütün +'lar adamın hanesine işliyor. bu daha çok "elektrikli sinek öldürücü"ye benziyor, çevresinde dönüp durdun sonra diyelim ki en güzel en ışıklı en çekici en baş döndürücü yerine kondun, en fazla birkaç saniye içinde cızırdayarak ölmek olur sonun.

bence artık kendimize karşı dürüst olmamız gereken yaşlardayız. (her ne kadar ben hâlâ 30 bile değilsem de) bu kendini kandırmak ve zamanını çarçur etmekten başka bir şey değil. baştan sonu çok belli, süper yıpratıcı, süper yorucu ve muhtemelen yine gereken dersleri çıkaramayacağın gereksiz bir tecrübe olur. yeryüzünde milyonlarca kadının milyonlarca kez denediği ve birkaç istisna dışında hiçbirinin hayalindeki sonucu almadığı bir tecrübe. nothing but waste of time!

ismini henüz koyamadım, (kişisel) farkındalık eksikliği mi, bir tür sorunlardan kaçma yöntemi mi, bir tür eğlence mi (aslında o saçma sapan hedef sadece eğlenmek için bahane belki de ve tek sorun benim çok sıkıcı olmam) yoksa büyümeye karşı amansız bir direnç mi?

bilmiyorum. tek bildiğim ne zaman biraz motivasyona ihtiyacım olsa arayabileceğim ve dertleşebileceğim kimse olmadığı. yalnız filan değilim, bir sürü dünya tatlısı arkadaşım var, her derdimde tasamda yanıma koşan vs ama ben kadın-erkek ilişkileri eksenli, hiçbir şey üretmeyen, hiçbir gerçek başarısı olmayan, sadece köşe yazarı okuyarak hayatını sürdüren bu kitleden çok sıkıldım. değişikliğe ihtiyacım var. (ne olduğunu kendim de tam olarak bilmediğim) başka bir şeye ihtiyacım var.

üstelik sadece arkadaşlarımdan değil aynı ölçüde aile bireylerimin tamamından da -istisnasız- ölümüne sıkılıyorum.

ya acaba ben miyim, büyümeye direnen diye düşünmeden edemiyorum. bu arada tüm bunları söylerken ben hayatta çok başarılı, çok okuyan vs bir insan mıyım, diye sorarsanız, hayır ben de değilim. bilmiyorum ya en vasıfsız ecnebi arkadaşımın bile bir ideali var, dünyayı geziyor filan. ondan da çok sıkılıyorum ayrı konu, 3 haftadır buluşmamak için ekip duruyorum. ama şüphesiz ki bizden daha iyi bir hayatı var.

belki de ben hayatımın herkesten ve her şeyden -kendim dahil- ölümüne sıkıldığım bir dönemecindeyim. sorun çevremdeki insanlarda değil bende belki de!

sevgiler
jk



Comments

  1. Yazı güzel ama şu kısım inanılmaz yanlış:
    *zaten o yaşlar itibarıyla insanların -ağırlıklı olarak erkekler- kendinden çok daha genç kadınlara yönelmesinin bir nedeni olmalı, di mi! (bu türkler için böyle ama ingiliz ya da alman orta sınıf için geçerli değil.)*
    Güneydoğu asyada(özellikle tayland/filipinler) *genç* eş kovalayan anglosakson,alman,fransız vs. kitlelerini görmemişsiniz,o kadar eminim ki.Hatta yeteri kadar batılı insan tanımadığınıza da eminim yazdığınız cümleyi okuduktan sonra.
    Arkadaşlarınızla siz,roosh'un ve diğer pua'ların kullanıp attığı kesimdensiniz direk,onu anladım yalnız.Yazık.

    ReplyDelete
    Replies
    1. öncelikle halihazırda londra'dan bildiriyorum :) güneydoğu asya'da hiç bulunmadım ama güneydoğu asya'daki "batılı"nın genç eş peşinde koştuğundan biraz şüpheliyim, peşinde koştuklarının genç eşten ziyade genç tatil kaçamağı olma ihtimali daha yüksek geldi. uzun olmasa da bi süre "batıda" yaşadığım ve bir kısmını da gezebildiğim için batılının çoğunlukta olduğu yerden değil de tatile gittiği yerden yaşam alışkanlıklarını gözlemlemek bana pek mantıklı gelmedi ve dahi sonuçlarının da sağlıklı olacağı kanaatinde değilim :) ben batılı erkek melek filan demiyorum, genç asyalı kadın arayan batılı erkeklerin varlığını da inkar etmiyorum. hatta onları asyalı kadın aramaya iten dile getirmedikleri gerekçelerin neler olduğunu da gayet iyi biliyorum. batılı erkeklerin yüzünü doğuya dönmesinin başlıca sebebi özgürleşen batılı kadınlardan bekledikleri "hürmeti" görememeleri, 3. dünya ülkelerinin hayli edilgen ve fakir "gold digger" genç kızlarıyla win-win ilişkisi olan batılı erkeklerden haberdarım. ama 10 yaşında çocuğu olan 45 yaşındaki boşanmış kadınları 48 yaşında sevgilileriyle el ele görmek almanya'da türkiye'den çok daha olası. hatta orada geçirdiğim ilk haftalarda türk bir kadın arkadaşım "burda herkes kendi yaşıtlarıyla birlikte fark ettin mi" demişti ki türkiyede doğup büyümüş bir kadın olarak fark etmemiş olmam imkansızdı!

      bu anonim bir yorum ama üsluptan erkek olduğunu tahmin etmek zor değil. hiç 20 yaşında bir kadın olmadığın için orta yaş bunalımındaki 50'lilik iyi eğitimli-kültürlü-okuryazar-solcu filan heriflerin üstüne nasıl salyalarını akıttıklarını bilme ihtimalin yok bence. o sağlıksızlığı türkiye'de kadınlar daha ufacık kız çocuklarıyken hiç ummadıkları insanlardan gelen tacizlerle tecrübe ede ede öğreniyorlar, o yüzden bana kimse hastalıklı türk erkeklerini anlatmasın, özellikle başka bir türk erkeği.

      roosh kimdir, pua kimdir ve kendilerini ne sanırlar, bilmiyorum. biraz bilgi rica edicem o konuda. ava giderken avlanırlar mı yem mi olurlar o da tartışmalıdır eminim. bildiğim bir şey varsa öncelikle bizim için üzülmene gerek yok güzel arkadaşım :))) tüketme kapasiteni lazım olur kendine üzülürsün yarın ;) ikincisi de benim gördüğüm herifler içinde birini kullanabilmek için gereken kapasite (gerek zeka kapasitesi gerekse finansal kapasite) yoktu ve bence onlar da bunun gayet farkındaydı.

      sevgiler
      jk

      Delete
    2. ya dikkate alırsın almazsın bilmiyorum ama sadece bir tavsiye.. roosh'tu pua'ydı -çok kısa göz attım- ötekileştirmeyin o insanları. o insanlar aranızda, içinizde. fırsat bekliyor sızabilmek için. o dingil provokatörü eminim kanadalı, nordik kızlar filan öyle umursamıştır ki. o ballandıra ballandıra anlattığı "abusive" hikayeleri bir de o kadınlardan dinlemek isterdim kim kimi donunda sallamış ;)

      Delete
    3. Yalnız yazdığınız *gold digger* muhabbeti ve *3.dünya ülkesi* muhabbeti Türkiyeyi de kapsıyor,bilmem biliyormusunuz?
      Genelde tatil kaçamağı olur,lakin gayet ciddi bir *emekli* hareketi var güneydoğu asyaya doğru.
      Hatta ve hatta *how to bring your thai wife to finland* diye bir kitap var yahu,satılıyor amazonda.O kadar popüler ki adamlar KİTAP yazmış.
      Güneydoğu asyaya gitmediğiniz gayet belli.Beyaz adamın ne olursa olsun *kral* muamelesi gördüğü,istediği kadını(buna zenginlerde dahil,hani sabancıyı donunda sallayan zenginler) gayet rahat elde edebildiği ülkelerden bahsediyoruz.Mantıklı düşünen bir batılı erkek her zaman asyalı seçiyor eş olarak.Sizinde muhtemelen dahil olduğunuz feminazi/feminist gruptan baymış durumda çünkü.Ha birde ingilteredeki kadınların tamamıyla leş olma durumu da var(bizim hatunlar melek yani,durum o kadar kötü) ama o apayrı bir muhabbet.Hatta ingiltere demeyelim,anglosakson tabanlı bütün ülkeler olarak rahatça genelleyebilirim.
      Asyada(japonya-güney kore dahil)kültürden dolayı beyaz tenli kişi her zaman üst sosyal sınıfa dahildir ve ciddi bir batılı hayranlığı vardır ve biz onlara göre batılıyız.
      *ama 10 yaşında çocuğu olan 45 yaşındaki boşanmış kadınları 48 yaşında sevgilileriyle el ele görmek almanya'da türkiye'den çok daha olası*.Almanyayı bilemem ama birleşik krallık için aynısını söyleyemeyeceğim.İngiliz kadınlarının kendileri diyor *ingilterede 40 yaş üstü evlenmemiş akıl sağlığı yerinde erkek bulmak imkansızdır*.Ayrica londrayla ingilterenin genelinin alakası bile yok,hani orayı baz almayın.Hatta bunu teyit etmek için ingilizlere de sorabilirsiniz.

      Türkiyeyle niye karşılaştırmışsınız onu anlayamadım.Konumuz Trdeki M.Ö'den kalma ilişkiler(kadınlı erkekli) değil.

      Arkadaşlarınızın(ve sizin) ilişkilerinizde dikiş tutturamama sebebiniz acaba 30lu yaşlara gelmeden evvel sayısını hatırlamadığınız kadar erkekle takılıp,sonradan *ay ben bunu bunu istiyorueeem ama bulamıyorueeem* kafasında oldugunuz için olabilir mi? Thousand cock stare diye bir terim var,araştırın,anlarsınız.
      Hani erkeklerde eski erkekler değil,geçmişinizi çok rahat öğrenebiliyoruz çok basit sorulara verdiğiniz basit cevaplarla+vücut dili kombosuyla.

      Hayatta bol şans dilerim.

      Delete
    4. off! ya neye inanmak istersen iste ama aklının bi köşesinde şu dursun, "siz istemiyorsunuz da kadınlar dikiş tutturamıyor, siz istemediğiniz için kadınlar evde kalıyor" diye bi şey yok. o kadınlar başından beri "o kriterlere" sahip erkekler arıyorlar zaten ve sizi yavaşça gen havuzundan ayıklıyorlar, anlatabiliyor muyum! kasma yani. kadınlar evlenemiyorsa, aynı klasmandaki erkekler de evlenemiyor. ya da hiçbir zaman evlenmeyecekleri kadınlarla birlikte olmak zorunda kalıyorlar çünkü diğerleri bakmıyor ;) kapiş. zaman değişti, koca olsun çamurdan olsun, erkeğin güzeli çirkini olmaz diyen kadınlar artık yok, masallarda kaldı. sana bu kadarını söylüyorum, bi kelime fazlası senin kapasiten için ziyan olur çünkü.

      Delete
    5. Tanımadığınız bir kişi hakkında *kapasite* tahmini yapmanız süpermiş.Hoş genel olarak kadınlar(hatta bizim insanımız)eleştiri kabul etmez,ondan dolayı bu sinirli çıkışınız sürpriz değil.
      Ayrica tanımadığınız birisiyle nasıl *sen*'li konuşma cüretini bulabiliyorsunuz? Zannedersem ebeveynleriniz(eğitimli olduklarını yazmışsınız) tanımadığınız kişilerle o kişilerin iznini almadan sen'li konuşmanın gayet kaba olduğunu öğretmemiş -ki en basit görgü kurallarından birisidir bu-.
      Takdir edersiniz ki bu tip ufak detaylar(ki kadınlar detaylara önem verir) karşıdaki insanın kültür seviyesi ve olgun olup olmadığı hakkında fikir verir.
      Hayatta başarılar.

      Delete
    6. yazdıklarına, kullandığın imlaya hatta sözcük seçimine bile baktığımda kapasiten hakkında az çok fikir sahibi olabiliyorum çok endişelenme. yazarak para kazanan bir insanım kendime göre meziyetlerim var benim de;)

      sinirli çıkıştan çok uzaktı o çıkışım. onu "bezgin, bezmiş, daralmış" diye değiştirmeyi teklif ediyorum, çünkü anonim bir yorum sinirlenmek için fazlasıyla önemsiz.

      senli konuşma cüreti? o biraz tuhafmış. iş sebebiyle birarada değilsem eğer herkesle senli benli konuşurum, hiç cüret olduğunu düşünmemiştim direk "kendini denk görme, eşit ilişki kurma ve gereksiz kasıntılıklardan kaçınma" çabası benim için o. görgü kurallarıyla en ufak ilgisi yok, ingiliz görgüsüz mü herkese you diyo, ne alaka! kompleksli bir yaklaşım bu bence ;)

      bak kendin de söylüyorsun bu tip küçük detaylar karşındakinin kültür seviyesi, kapasitesi, kişiliği, zevkleri vs hakkında tüyolar verir. başa dön bir daha oku şimdi :) kendi kendini çürüttün.

      sana da başarılar, ne kadar mümkün olabiliyorsa :))

      Delete
  2. Rock grubu manga mı

    ReplyDelete
    Replies
    1. 35+ kadınların manga dinliyor olma ihtimali nedir? "0"
      ;)

      Delete
  3. Sen ilişklerdeki yaş konusuna neden bu kadar taktın ki? İsteyen istediği seçimi yapsın. Herkesin ilişki konusunda farklı beklentileri var anlıyorum, ama bu beklentiler sabit kalmıyor ve aynen o sinek öldürücü durumu gerçekleşiyor. Bu yüzden insanların birbirine olan güvenleri azalıyor ve amaçsız veya paranoyak ilişkiler başlıyor ve bitiyor. Sonuç olararak herkes en beğendiğiyle birlikte olsun ama asla "birdahaki sefere" demesin.

    ReplyDelete
    Replies
    1. ya bilmiyorum o konuya ben baya bi takıkmışım ve bunu yeni yeni fark ediyorum. herkesin en beğendiğiyle birlikte olmaya çalıştığı koca bir dünyada yalnızlar ordusuyuzbu işler hep mi bu kadar komplikeydi yoksa biz büyük ve kirlendi dünya durumu mu bilmiyorum. tek bildiğim benim hayli tutucu taraflarım olduğu, yaş da bunlardan biri..

      Delete

Post a Comment

Popular Posts