amımdan aşağı kasımpaşa, ok?


türk kafası diye bir şey var.

başka bir varoluşu anlamaya çalışmaz bi türk'ün kafası. sadece ama sadece kendine benzeyenle sınırlar tüm dünyasını. kendisininkine benzeyen hikayelerin anlatıldığı filmler izler, öyle diziler izler, kendi ezberini tekrar eden kitaplar okur, vs. şöyle hayatını alt üst edecek, bütün bakış açısını etkileyecek, içine kurtlar düşürecek, ezberlerini yerle bir edecek "entertainment" unsuruna bile karşıdır. beyin egzersizine alışık olmadığı gibi itinayla uzak durur.

bu yüzden bir başkasıyla sosyal ilişki kuracak türk'ün  tek yapabildiği benzerlikler üzerinden bir kesişim kümesi yaratmak, farklılıklara kuşkuyla yaklaşmak ve o kesişim kümesinin büyük olduğu insanlarla "iyi" arkadaş olmaktır. bu yüzden evli ya da "ciddi" ilişkisi olanlar bekar ve yalnız arkadaşlarını yavaşça terk ederler, görüşmeyi iletişimi keserler. dünyanın başka hiçbir yerinde böyle bir arkadaşlık/dostluk anlayışı göremezsiniz mesela.

aşırı derecede pragmatist türk insanı sevgilisi olduğu zaman uzuuuuuuuuuunca bir süre ortadan kaybolur ve en yakın arkadaşlarına dahi manitayı göstermek istemez, mümkün olsa onu altından bir kafese kapatır. öyle kıskanır, öyle adeta mülkü gibi görür.

aynı kafa aynı yerden/açıdan bakmadığı herkesi ezmeye çalışır, çünkü ezberini bozan bir fikrin altında ezilmekten korkar. kendine güvenen, mutlu, neşeli insanlardan kıllanır çünkü kendi ezikliğiyle yüzleşmek zorunda kalmaktan korkar. kendine yeten, mücadeleci, düştükten sonra tekrar ayağa kalkan insanı küçümser çünkü küçük bir köpek yavrusu gibi anasının sağladığı konfor alanında kalmak kaydıyla nasıl bütün özgürlüğünü on-lar-a ipotek ettiğini hatırlamaktan korkar. falan filan.

çok da uzatmayayım.

evlilik, ilişki, çocuk istemiyorum diyen erkeklere toplum çok alışık. ama kadın "eeeh siktir git, peşinde mi koşucam, sen beni istemiyorsan ben hiç istemiyorum, tipine sıçtığımın koca götlü keli" dediği zaman dünya duruyor, zaman yavaşlıyor.

yani istiyorsunuz ki kadınlar hep tipine sıçtığımın şuursuz, öz farkındalıksız kellerini (ya da adaylarını) eve bağlamak, ilişkiye bağlamak, doğal seçilimle yok olup gitmesi gereken heriflerin genlerini sonraki nesillere aktarmak için götünü yırtıp dursun, ömrünü tüketsin di mi?

yok öyle yağma.

alışın artık. canımız, paşa gönlümüz nasıl olmak isterse öyle olacağız. kocişlerini herkeslerden kıskanan, allah muhafaza sakınan kadın arkadaşlar, siz doğru yolu bulana kadar kapımız açık ama tabii o herkeslerden sakındığınız biricik embesil kocalarınızı da nerenize istiyorsanız oranıza sokmakta özgürsünüz, gölge etmeyin yeter.

ps: kendime sürpriz yapıp rastgele bir şarkı post ediyorum. hadi bakalım :))

sevgiler
jk


Comments

  1. Ne güzel yazmissin. Sözlükte paylaş ne güzel olur :)

    Ben eski nick ; pas la fin du monde

    ReplyDelete
    Replies
    1. :)) teşekkür ederim. sözlüğe girmiyorum artık. sıkıldım sözlükteki vasatlığa övgü halinden.

      Delete
  2. Evlilerin bekar olanlarla ilişkisini kesme durumu bana göre o şekilde değil. Bekar kişi çapkın değil de kendi halinde düzenli bir hayata sahipse kimse ilişkisini bitirmez. Yoksa senin kocalarını çalacağından korktukları için değildir. Kocaları da karısının, coğul ilişkiler yaşayan bekar arkadaşlarıyla mesafeli olmasını, hatta mümkünse hiç görüşmemesini ister.

    ReplyDelete
    Replies
    1. bu konuda ne yazık ki baya farklı düşünüyoruz. ben buraya hep sıradışı durumları yazdığım için belki nerede akşam orada sabah biri olduğum izlenimine kapılıyor insanlar ama aslında çok mutaassıp yaşayan bi insanım, hayatımı bilerek ve isteyerek oldukça steril tutmaya özen gösteriyorum. sorun bende değil onlarda. keşke öyle olmasa ama ne yazık ki öyle.

      Delete

Post a Comment

Popular Posts