(h)ayat işte bea!



sonbahar'da bonn'da olacağım..

hayatta güzel şeyler de oluyor. ve sanırım ben de artık mücadele etmek/hayatla zıtlaşmak yerine önüme sunduğu fırsatları değerlendirme olgunluğuna geçiyorum. farkındayım.

bugün bütün gün orada yapacağım sunum için statement'lar hazırladım. aslında küçük araştırmalarla ne kadar doğru bir konu seçtiğimi de anlamış bulunuyorum orada çalışmak için. güzel şeyler oluyor. tatsız şeyler de.. sanırım büyümek ve hayat zaten tam da böyle bir şey..

sonbahar'da almanya'da olacağım süre boyunca gezeceğim yerlere bir yenisini ekledim bugün. brugge! evet yanlış görmediniz brüksel'e gitme planımdan bahsettiğim ve avrupa'yı hatmetmiş arkadaşlarım "bi bok yok brüksel'e gitme" dediler hatta bir alman arkadaşım var ki kendisi bir ab çalışanı olduğu için haftada bir brüksel'e gitmek zorunda kalıyor ve oradan nefret ediyor. onun facebook'tan yaptığı nefret temalı brüksel paylaşımlarının da etkisiyle daha iyi bir alternatif bulursam oraya giderim, kafasına gelmiştim. ama bugün birden aydım ki gerçek gotik mimariyi orada görebilirim. üzgünüm selçuklu osmanlı mimarisinin gotik akımla birleştirilmiş opera binası halini almasını bekleyemeyeceğim :p tam benim aklımdan bunlar geçerken fakülteden bir arkadaşım da brugge'dan fotolarını paylaşmasın mı? hemen brugge'u da listeye aldım. zaten brüksel'le brugge'u gezmek için bana bir haftasonu yeter.

geçenlerde de dergi kurcalarken leipzig'in tanıtımını görmüş ve aşık olmuş ve tabii ki onu da listeme eklemiştim hemen. (berlin, paris, prag, amsterdam'ı filan saymıyorum. gitmeyeni dövüyorlar artık.) keşif yapılacak çok turistik olmayan, ulaşımın kolay olduğu şehir ve kasaba önerilerini alabilirim. fikirlere açığım. gidebildiğim her yere gitmek istiyorum.

bugün olan güzel şey buydu.

kötü şey de.. aslında başlangıçta kötü olan ama sonra üstüne birkaç dakika düşünüp bir-iki arkadaşla fikir teatisi yaptıktan sonra önemini yitiren şey ise benim en iyi arkadaşlarımdan birinin, çocukluk arkadaşımın beni facebook'tan silmesiydi. yani silmiş ben bugün fark ettim tesadüfen. ama sonra düşününce zaten onun benim için için çocukluk arkadaşı olmasının yanında bir anlamı kalmamıştı galiba. hatta benim onun için ifade ettiğim anlam nedense bir süredir çocukluk anıları arasındaki bazı detaylar üzerinden kıskançlık ve nefret ilişkisi eksenindeydi zaten. geçmesini bekliyordum. demek ki bu fırtınayı atlatmamamız gerekiyormuş. nihayetinde ben yapabileceğimi yaptım. buradan da nurtopu gibi bir hayat dersim oldu "her zaman haklı olan, davranışlarına her zaman başkalarını gerekçe sunan insanlardan" uzak dur!

sevgiler
jk



ps: bu şarkı beni çok hüzünlendiriyor.

Comments

Popular Posts