prensessem prensesim ulan!


bunu duymaktan çok sıkıldım. eskiden -çooook eskiden, yıllar evvel- grandma g 'sen kendini kraliyet sarayında filan mı sanıyorsun' diye kızar, dalga geçerdi. son yıllarda herkesten duyar oldum, benimle yeni tanışmış, kısa yahut uzun süredir tanıyan, eski ya da yeni arkadaşlarım, hiç arkadaşım olmayanlar vs.

eski ev arkadaşım yerli king kong, evden kovmak zorunda kaldığım son ev arkadaşı faciam aptal puma, adrien, nathaniel, half blood ingiliz arkadaşım, eski 'yeni sevgilim' (karmanın kusmuğu değil, onu gerçekten hatırlamıyorum desem yeridir)...

geçen gün ofiste, mutfakta kahve alıyorum, sevdiğim de bi kızcağız (ona bunu söyleten ne, ne yaptığım hakkında en ufak bir fikrim yok gerçekten) durdu ve bana gülümseyerek (iğneleme amacı taşımıyordu) 'prenses! kraliyet ailesinde mi büyüdün?' dedi. hiç üstüme alınmadım, nasılsa bana dememiştir diye. sonra tekrarlayınca 'bana mı diyorsun' filan oldum.

half blood ingiliz arkadaşım, artık küstük konuşmuyoruz gerçi, bi gün bende ve saçma sapan bir tartışma içindeyiz. bir yandan da ben tırnaklarımı törpülüyorum. sol elimle yapamadığımı söylediğimde tutup elimi 'ver ben yapayım' demiş sonra da 'aman tanrım ne kadar parizyensin' diye uzun uzun dalga geçmişti. onun prenses ve türevi tabirleri arasında 'modalı teyze, parizyen, nahif, kırılgan' en çok kullandıkları arasındaydı. ama tabii sinirlendiğimi gördüğünde 'angara bebesi mode on yine' derdi, prenseslikten eser kalmadığını düşündüğü için sanırım.

architect guy bana 'pencere önü çiçeği' demiş, hatta bülent ortaçgil'in şarkısını da dinletmişti.

kızlarla bir trekking maceramız olmuş ve beni doğa sporlarına tövbe ettirmişti. beni kocaman hasır şapkam, şortum ve sarı yürüyüş ayakkabılarımla gördüklerinde 'fransız turist' diye dalga geçmişlerdi. sonra da o saçma sapan parkurda başımın çaresine bakabildiğimi gören, şimdilerde küs olduğumuz, deli gibi özlediğim ama öfkem geçmeden aramamaya kararlı olduğum bestfriend g yanıma gelip 'o kadar da hanım evladı değilmişsin' demişti. 'ne sandın yaprak, -irrelevant biliyorum- yıllardır benim yerimde sen olsan kafayı yerdin, sensin prenses, poposu konfordan vazgeçemeyen' dememiştim çünkü kızgın değildim o zaman.

her neyse...

aptal puma'nın sevgilisi önündeki servis tabağını kullanmak yerine tüm kahvaltılıklara çatalını sokmayı seçiyordu. onu incitmemek için aramızdaki samimiyete inanarak -heyhat ne aptallık- aptal puma'ya bu durumun benim iştahımı kaçırdığını söylemiştim sevgilisini üslubunca uyarsın diye. o da o zaman 'prenses, sen şatolarda, saraylarda mı büyüdün' diye dalga geçmişti benimle. son bam telime basınca ben de delirip 'ben senin sevgilinin türüküklediği peyniri yemek zorunda mıyım, hep birlikte sevişelim oldu olacak bu kadar sıvı alışverişi yapacaksak' diye bağırmaya başlamıştım.

böyle hikayeler işte...

tüm samimiyetimle söylüyorum: hâlâ bağdaş kurup bir yer sofrasına oturmayı beceremeyecek tiplerin bana neden prenses, parizyen, modalı teyze vs dediğini çoğu zaman anlamıyorum. günün birinde anlamayı diliyorum ama. tabii bi taraftan da bu tavrın altında kıskançlık kokusu alıyorum. toplumun genelini sarmış olan 'vasata övgü' halinin bizim cenahtaki yansıması gibi geliyor bu durum bana.

velhasıl, prensessem prensesim ulan! var mı! allahın nezaket, zerafet yoksunu üstelik kıskanç ayıları! ben sizi bunun için eleştiriyor muyum!

sevgiler
jk

ps: I am the one ~ michael jackson ;)

ps II: annem... annem ya evet öz, çok afedersiniz ama *mından düştüğüm annem benden bu yüzden nefret ediyor olabilir. 'ingilizler gibi çok soğukmuşum' böyle söylerdi küçükken, yaprak hayatında kaç ingiliz gördüyse!

ps III: bu arada internetten aldığım dolabın montajından, akan musluğun tamirine, sıkışmış kavanoz kapağından, yediği yemeğe, salçasına yoğurduna kadar da her bokunu kendi yapabilen bi insanım. sanılmasın ki sürekli birilerine ihtiyaç duyma halindeyim. bu yüzden anlamıyorum zaten. çünkü anne-babasından bile yardım göremediği için 'el'den medet umacak kadar kafayı yememiş, gayet amazon ruhlu ve öyle yaşayan tabir-i caizse survivor bir kadınım. ama yine de ben prensesim. kaldı ki öyleyim de! var mı itirazı olan!


Comments

  1. Genel bir özet olmuş ve daha az tutarsız. Başarılar sana.

    ReplyDelete

Post a Comment

Popular Posts