meditasyon ve uykusuzluk...


 eveet sonunda aylar yıllardır dilimden düşürmediğim yoga sınıfına gittim. meditasyon yaptım, bol bol tütsülendikten sonra eve gelip demirkubuz'un yeraltı'ndaki ana karakter gibi kendimi koklayıp durdum. hatta bir ara yürüdüğüm yolların tütsü koktuğunu, hatta tenimin doğal kokusunun bile tütsü kokusuyla çaprazlandığını filan sanmadım dersem yalan olur. ara ara o koku burnuma hâlâ geliyor.

tüm bunları o tütsünün kokusunu çok sevdiğimden yazmıyorum. çok yoğun kokular beni rahatsız eder. parfüm dahil, kokulu tüm ürünleri mümkün olduğunca "fresh" bir etki yaratacak kadar kullanmaya özen gösteririm. kaldı ki tütsü severim ama oradaki tütsü kokusu beni baydı, onu söylemeden edemeyeceğim.

yerde bağdaş kurmuş halde oturmaya alışık olmayan bir bünye için 2 saati aşkın bir süre o halde oturmak da hiç kolay olmadı. lakin meditasyon yapmak bacaklarımdaki uyuşmaya ve ağrılara rağmen -eski tecrübelerime göre- oldukça kolay oldu ki "hiçbir şeye konsantre olmak" olarak yorumladığım o boşluk hissine ulaşmak/erişmek oldukça zordur esasında.

bu ilk dersin sonunda da benim aradığım yoga öğretisinin "orijinal yoga sistemi" olduğuna yüzde 100 ikna oldum. her ne kadar meditasyon yapmayı hele ki muvaffak olunca daha bi' sevsem de sonuçta bu işin bir tür ibadet olduğunu -en azından çevremdeki insanların bu işi o amaçla yaptıklarını- biliyorum ve ben tanrıyla bütünleşme, tanrıya/guruya yakarma/dua etme/ondan bir şeyler talep etme halini sev-e-miyorum. evrensel enerjiyle, evrenin yasasıyla, doğayla bütünleşme, kibrimden/hırslarımdan arınma olarak bakıyorum ben bu işe, gurular murular da çok hazzettiğim şeyler değil ve tabii ki esasen spor olsun, vücudumu esneteyim istiyorum. aradığım şey her anlamda bir "denge"de olma hali... tabii ki kendi içime dönmek, maddeyle olan bağımı azaltmak, içimdeki evrensel enerjiye ve bilgiye ulaşmak istiyorum ama bunun için önünde diz çökmem gereken bir başka varlık olduğunu sanmıyorum. bir tanrının varlığından bile şüphe ederken neden guruya bu kadar anlam yükleyeyim ki! (ama akif manaf'a karşı bi' sempatim var, kabul ediyorum. hoş, guru dediğim de bir tür öğretmen zaten ama olsun "fazla" anlam yüklemeyi sevmiyorum.)

her ne kadar orijinal yoga sistemi öğrenmek istediğime kesin ve net karar vermiş olsam da bir süre burada devam edeceğim, (nereye gittiğimi yazmayacağım ama) sonuçta bu öğretiler binlerce yıllık bir bilgelikten/kültürden kalan bir miras... kaldı ki kapalı çakralarımı açmak istiyorum. (ama spor yapmak da istiyorum.) "doğru eylem" olduğunu anlayabiliyorum/biliyorum çünkü hayatıma direk ve çok hızlı bir olumlu etkisi oldu, söylemeden geçemeyeceğim. ve evet, bunun placebo etkisi olduğunu ve yeterince inanırsan çok şeyin mümkün olduğunu biliyorum ama uykusuzluk sorunumu bu vesileyle tek gecede çözdüm.

haftalardır süren gece uyuyamayışıma ve sürekli uykumun bölünmesine bir türlü çözüm üretemiyordum. 1 gece hiç uyumadan 2 günün sonunda erken yat erken kalk bile denedim, olmadı. uzun uykusuzluklardan sonra aşırı uyuma gibi bir kısır döngüye girmiştim ki çok tatsızdı. dünkü meditasyon seansından sonra daha salondan çıkar çıkmaz esnemeye başladım. eve geldim 12-1 sularında uyudum ve sabah 6.15'te kendiliğinden ve gerçekten dinlenmiş olarak uyandım. çok mutluyum, sonunda oldu :) sonunda normal bir insan gibi uyumayı başardım.

benim için budur :)

sevgiler
jk


ps: dün taşlarımı (aquamarin ve firuze nam-ı diğer turkuaz) da aldım ve toprakladıktan sonra kolyeme taktım. lakin sanki biraz daha uzun bir zincir kolye alsam daha iyi olacak zira boynumda görünmelerini sevmiyorum.

ps II: fotodaki bebek krishna.

Comments

Popular Posts