kuduruk gibi "ara post"


baştan uyarıyorum: bu bir ara post'tur!

"gentlemen prefer blondes II" yolda... hatta "the right guy kim değil" de yolda... yazıldılar ama kağıttan postlara aktarılmadılar henüz. çılgınca yazıyorum ve yıllar önce yitirdiğim bir alışkanlıkla kağıtlara yazıyorum. uyuyup uyanıp bir şeyler yedikten sonra yine yazıyorum. birkaç günde öylesine yol kat ettim ki yakın bir tarihte "çok sürprizli şey"ler yapabilirim. 

bu son yaz maceram 'dear virgo' sanırım evrenin beni alfonso'dan kurtarmak için bana uzattığı bir yardım eliydi, bu anlamda da ona minnettarım. alphonso da beni başka şeylerden kurtarmıştı tabii, ona da çok çok minnettar olduğum konular var. gönül işleri bir standardı olmayan işler, kimsenin -şu anda masa lambası ışığında güneşlenen kedim çok komik görünüyor- bilerek ve isteyerek, tabii bir manyak değilse ve sağlıklı bir ruhu varsa, bir diğerine kötülük etmek isteyeceğine inanmak istemiyorum. ısrar etme, inanmayacağım da

anyway...

bu ara post'u yazmamın nedenine gelirsek, daha önce de defalarca belirttiğim üzre ortalama güzellikte daha çok nevi şahsına münhasır olarak tanımlanabilecek bir kadınım. etrafımda da her zaman bana platonik aşk besleyen yerli yahut yabancı birkaç erkek olmuştur. bu adamlarda gönlüm yoksa  da hiçbir zaman umut verip mavi boncuk dağıtmamış egomu parlatmak için başkalarının iyi niyetini sömürmemişimdir.

yalnız şu günlerde özellikle ciddi hayal kırıklıkları içindeyken bana biraz müsaade edin beyler! (ahhahaha ne havalı oldu beah!) şaka bir yana bunu müthiş özgüvenimden filan söylemiyorum, sınırlarını iyi bilen bir insanım, nitekim hakikaten bu hafta içinde aldığım 3. "date" talebi bu. cidden, ben de şoktayım. yapmayın etmeyin, herkes mi kafayı yedi, yazdan mı, sıcaktan mı oluyor bunlar? sevgilimden ayrıldığımı öğrenen "naber josephine," diye başlayıp 2-3 mail yahut mesaj trafiği sonunda "ne zamandır görüş-e-medik, bir şeyler içsek ya," demesin piliiis. hepiniz bu anı bekliyor olamazsınız, biliyorum, lütfen! ayrıca niye "görüşemedik" abi, görüşmedik; çünkü biz zaten görüşmeyiz ki! iş-arkadaş vs ortamında "zaruretten" tanıştık, belki birkaç kez tesadüfen karşılaştık. hepsi o kadar!

"görüşmeyelim, meşgulum, ankara dönüşü," filan deyince de bozulma buna. hele hele zarar gördüğünü düşündüğün o saçma egonu benim görebileceğim biçimde, bana diklenerek tamir etmeye çalışma. valla bırakıcam nezaketi elden, dalıcam kafa göz birinize. manyak mısınız nesiniz arkadaş, te allaaam yea.  

dağılın şimdi! bana da bir rahat verin canım aa!

ps: bu kadar esip gürledim ama içlerinden birine de randevu verdim. ehe! tanıştığımızda beğenmiştim aslında ama sonra ondan ses çıkmayınca ben de unutup gitmiştim. o zamansa diğerleri dağılsın, o kalabilir;)




Comments

Popular Posts